Erdal Ayan, M.A./M.Sc. Öğrenme ve Öğretme Kuramları
Görev – 2
Prof.Dr. Mukaddes Erdem (27.10.15)
Dürüst Davranış: Öğrenilmesi Gereken Bir Değer
Öğrenme sürecinin yaşantılar yaratarak bireylerde olumlu davranış değişikliği yaratan bir işlevi ve sonucu olduğunu düşünürsek okuldaki ve ailedeki eğitim ve öğretim bağlamında bireylere neyin öğretilmesi ve hangi değerlerin kazandırılması gerektiği konusu son derece önemli bir yer kazanmaktadır. Bu açıdan dürüst davranma alışkanlığının okullarda öğretilmesi gereken değerlerden biri olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir birey için okulda geçirilen zaman her ne kadar aile bireyleri veya okul dışındaki çevre ile geçirilen süreye nazaran daha kısıtlı ve “resmi ve programlanmış” olsa da okulda edinilen tecrübelerin, bilgi edinim ve uygulama süreçlerinin diğer çevreleri etkileyip şekillendiren ve değiştiren bir güce sahiptir. Farklı çevrelerden gelen her bireyin büyük oranda aileden ve arkadaş çevrelerinden transfer ettikleri değişik deneyimlerle okula geldikleri ve okuldaki yaşantılarını bu deneyimler doğrultusunda hareket ederek yapılandırma eğiliminde oldukları bilinen bir gerçektir. Okul yaşantılarından önce bireylerin okul ortamında pek de istenmeyen davranışları (örneğin; kibirlilik, şımarıklık, yalan söyleme alışkanlığı, v.b.) içselleştirmiş olmaları ihtimal dahilindedir (Adler, 2005:102; Dewey, 2007:68). Dolayısıyla okuldaki deneyimlerin bir diğer işlevi de bireyin okul, aile ve çevresinden edindiği olumsuz davranışların ve alışkanlıkların okulun resmi program/müfredatı aracılığı ile olumlu yönde yeniden yapılandırılmasıdır. Geleneksel eğitimde bu tür müdahaleler uzun süre sadece okulun yapması gereken görevler gibi ele alınmıştır, ancak günümüzde okul, öğretmen ve ebeveynlerin karşılıklı etkileşim yapabilmesi ve bireylerin temel ihtiyaç ve beceri düzeylerinin belirlenmesi ortak sorumluluk haline gelmiştir.
Okul ortamı sunduğu resmi program ve yarattığı gerçeğe yakın sosyal çevre ile bireyler arasındaki ilişkileri olumlu olarak yapılandırabilme olanağına sahiptir. Bu bağlamda resmi ders içeriklerinin öğretilmesi yanında bireylerin ilgi ve merak duyguları kaybedilmeden dürüst davranış kazandırılmasına yönelik etkinliklerin yapılmasının istenen olumlu çıktıların kazandırılması açısından belirleyici olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık on yıllık eğitim ve öğretim deneyimimde bu konunun Türk eğitim sisteminin pek çok kademesinde pek de ön planda olmadığını ve bir kısım bireylerin dürüst davranabilme becerilerini edinebilme eğilimde ol(a)madıklarını gözlemledim. Hatırladığım en yakın örnek 2011-2012’de çalıştığım üniversitenin bir fakültesinde karşılaştığım ilginç bir durumdu. Verdiğim İngilizce dersi kapsamında bir sınıfa belirli bir konu üzerine süreli bir yazı ödevi vermiştim ve öğrencilerin ödevi tek başlarına herhangi bir yardım almadan yapmalarını istemiştim. Ancak süre sonunda topladığım ödevlerin büyük bir kısmının öğrenciler tarafından yapılmadığını ve aşırma yazılar olduğunu gördüm. Bu durumda nasıl hareket etmem gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu ve daha kötü olan durum ise intihal yapan öğrencilerin ödevleri kendilerinin yaptığında ısrarcı olmaları ve istedikleri notları vermemdi. Yazıların kendilerine ait olmadığını bir yazılım sayesinde ilk ödevden sonra tek tek göstermek zorunda kaldım ve sınıf atmosferindeki değişim çok da olumlu yönde olmadı. Ve bir kısım öğrencinin derse karşı olan ilgi ve merak duygularının azaldığını görmek durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüştürdü. Bir dönem sonuna kadar verdiğim yazı ödevlerinin yapılmasında önemli ölçüde azalmalar oldu ve aşırma ödevlerin sayısında düşüş olmasına rağmen belirli sayıda öğrencinin ödevleri aşırarak yapma davranışları devam etti. Dönem bittiğinde yaptığım ders memnuniyet anketlerinde de öğrencilerin derse yönelik tutumlarının düştüğünü bulguladım. Edindiğim bu tecrübeden çıkardığım bazı sonuçlar oldu, a) muhtemelen öğrenciler daha önce tek başlarına İngilizce bir yazı yazmamışlardı, b) yazı yazma konusunda yeterli becerileri olmadığı içinde başvurabilecekleri en kolay yolun başka birinin yazısının kopyalamak olduğunu düşündüler, c) büyük olasılıkla daha önceki eğitimlerinde yazılan olası yazılar da o zaman ki öğretmenleri tarafından kontrol edilmemişti ve bu ders için yazdıkları yazıların kontrol edilmeyeceğini düşünerek hareket ettiler, d) sürdürülen olumsuz davranışla baş edebilmek için ders performansına etki etmeden daha ikna edici bir yöntem bulunmalıydı.
Detaylı olarak sunduğum örneklemi tekrar göz önünde bulunduracak olursak öğrenciler yazı yazma konusunda olumlu ve dürüst davranış geliştirebilecek yeterli tecrübeyi öğrenme sürecinin uygun bir zaman aralığında içselleştirememişlerdi. Bununla birlikte geldikleri yeni öğrenme çevresinde aşırma davranışının devam ettirilebileceğine yönelik güçlü bir eğilim geliştirmiş durumdaydılar. Sonuç olarak dürüst davranış sergilemeye yönelik davranışların bir değer olarak bireyin gelişim düzeyine en uygun zaman aralığında edinilmesi sonraki eğitim süreçlerinde başarıyı ve öğrenmenin kalıcılığını çok önemli bir oranda etkilemektedir.
Referans Listesi
Adler, Alfred (2005) Çocuk Eğitimi. Cem Yayınları: İstanbul
Dewey, John (2007) Deneyim ve Eğitim. ODTÜ Yayıncılık: Ankara